Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) tarafından düzenlenen“Yaşlı Bakımının Geleceği: Göç, Sosyal İçerme ve Dayanışma” konulu konferans Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin teşrifleri ile 3 Ekim 2017 tarihinde gerçekleşmiştir. Açılış konuşmaları YAŞAM Müdürü Prof.Dr. Emine Özmete, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Erkan İbiş, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ve Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi tarafından gerçekleştirilen konferans davetli konuşmacıların bildirilerini sunması ile devam etmiştir. Programda Ülkemize zorunlu göç nedeniyle gelen yaşlı misafirleri ve ailelerini görüntüleyen fotoğraflardan oluşan “Umuda yolculuk” konulu sergi katılımcılar tarafından ilgi ile gezilmiştir. “Yaşlı Bakımının Geleceği: Göç, Sosyal İçerme ve Dayanışma” konulu konferansta Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşarı, Büyükelçi Selim Yenel, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ayşe Kardaş, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Türkiye Dış İlişkiler ve Enformasyon Müdürü Selin Ünal ve Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) Müdürü Emine Özmete konuşma yapmışlardır.
“Yaşlı Bakımının Geleceği: Göç, Sosyal İçerme ve Dayanışma” Konferans Sonuçları
1.NÜFUS PROJEKSİYONLARI DİKKATE ALINMALIDIR.
Türkiye’de nüfusun 2023 yılında 84 247 088 kişi; bu nüfus içerisinde yaşlı nüfusun (65+) 8,6 milyon olması ve yaşı nüfusun toplam nüfusa oranının %10,2’ye yükselmesi beklenmektedir. Nüfusun 2050 yılına kadar yavaş bir artış göstererek 93 475 575 kişi ile en yüksek düzeye çıkması; yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranının %20,8’e yükselmesi öngörülmektedir. 2075 yılında nüfusun 89 172 088 kişi olması; yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranın ise %27,7’ye yükselmesi beklenmektedir. Nüfusun yenilenme düzeyi, kadın başına düşen doğum sayısının azalması ile düşmektedir. Türkiye’de bu sayı ortalama 2.1’dir.Bu nüfusun yenilenme düzeyini orta ve uzun vadede koruyamayacaktır.
2.YAŞLILARIN TOPLUMDAKİ DEĞERİ VE SAYGINLIĞI KORUNMALIDIR.
Modern toplumda geniş aileden çekirdek aileye geçiş, kırdan kente göçün artması, kuşaklararasındaki değer ve inançlardaki farklılıklar nedeniyle yaşlıların aile ve toplum içindeki değerinin ve saygınlığının aşınmasının önüne geçilmelidir. Yaşlılar, hem aile hem de toplum için bilgelik ve deneyimleri ile önemli bir potansiyeldir. Bu potansiyelin değerlendirilmesi; kültür yapısı ve sosyal yapının sürdürülebilirliği kadar ekonomik ve beşeri kalkınma için de zorunluluktur.
3.YAŞLILARA HİZMET ANLAYIŞI YAPILANDIRILMALIDIR.
Yaşlılar konusunda temel hedef; yaşamlarını, öncelikle bulundukları ortamda, sağlık, huzur ve güven içinde sürdürmeleri, toplum içinde kendi kendilerini idare edebilmeleri, üretken ve saygın bir şekilde mutlu bir yaşam sürdürebilmeleridir. Devlet milletin esenliği için vardır. Hizmetlere tam erişim sağlanmalıdır. Yaşlılığa özgü sorunların önlenmesi, sorunların en aza indirilmesi ve yaşlıların sorun çözme kapasitelerinin geliştirilmesi sağlanmalıdır. Yaşlı refahı alanına korkulacak, endişe edilecek ve bir sorun olarak bakılmamalıdır. Ancak yaşlılık dönemi ekonomik, sosyal, kültür, sağlık, fiziksel çevre, eğitim, toplum katılım, aktif yaşlanma, yaşam boyu öğrenme gibi farklı boyutları ile değerlendirilmelidir. Her yaşlı “biricik”tir anlayışı ile yaşlının fiziksel, sosyal ve ekonomik koşullarına göre hizmet/hizmetler tasarımı yapılmalıdır ve hizmetler iyi standartlarda çeşitlendirilerek, yaygınlaştırılmalıdır. Bu konudaki sosyal politikalar ve hizmetler planlanırken, ülkemize göç ile gelen yabancı misafirlerin durumu da dikkate alınmalıdır.
4.TÜRKİYE’DE YAŞLI REFAHI ALANINDAKİ GELİŞMELER
5. TÜRKİYE’DE YAŞLILARA YÖNELİK HİZMETLER
6. GÖÇ VE YAŞLANMA BAĞLANTISINA DİKKAT ÇEKİLMELİDİR.
Ülkemiz son yıllarda daha önce benzeri az görülmüş olan uluslararası zorunlu göç ile karşı karşıya kalmıştır. Ülkemizin jeopolitik konumu nedeniyle uluslararası göç hem iç hem de dış politikamız için önemli bir konu haline gelmiştir. Özellikle bugün Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgemizde yaşanan şiddet, terör ve istikrarsızlık sarmalı haliyle buralarda yaşayanları komşu ülke olan Türkiye’ye yönlendirmiştir. Türkiye’de 3.2 milyon Suriyeli yaşamaktadır. Son 6 yılda doğan Suriyeli çocukların sayısı 300 bine yaklaşmıştır. Ülkemizdeki Suriyelilerin 835.000’i okul çağındaki çocuklardan oluşmaktadır. Bu çocukların büyük çoğunluğu da ülkemizde eğitim imkanlarından yararlanır hale gelmiştir. İstihdam edilen 12.600’den fazla Suriyeli öğretmen de eğitim hizmetlerine katkı sunmakta olup, UNICEF’le eğitmenlerin eğitimi konusunda işbirliği yapılmaktadır. Üniversitelerimizde eğitim gören Suriyelilerin sayısı 14 binden fazla olup, ülkemizdeki üniversitelerde istihdam edilen Suriyeli akademisyen sayısı ise 400’e yaklaşmıştır. Ülkemizde 65+ yaşta yaklaşık 60 bin Suriyeli yaşamaktadır. Sosyal içerme ve dayanışma yaklaşımı ile uygulanan yaşlılara yönelik hizmetlerden yalnızca kendi yaşlılarımız için değil, ülkemize gelen ve doğduğu ülkede yaşlanma fırsatı bulamayan diğer yaşlılar da yararlanmaktadırlar/yararlanacaktır. Küresel İnsani Yardım Raporu’na göre ülkemiz, insani yardımla 2015 yılında dünyanın 2. büyük donör ülkesi olmuştur. Aynı yıl Türkiye ayrıca milli gelirini (%0.37) insani yardım için ayırma oranı açısından “Dünya’nın en cömert ülkesi” olmuştur.
7. DÜNYA’DA NÜFUS PROJEKSİYONLARI VE GÖÇ
8. GÖÇ İLE GELEN YAŞLILARIN KIRILGANLIĞI AZALTILMALIDIR.
9. TÜRKİYE’DE YAŞLILARA YÖNELİK HİZMETLER İÇİN İYİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ-ÖNERİLER
Evde bakım için bakıcı havuzu modeli
Her ilde öncelikle meslek liselerinin yaşlı bakımı bölümünden, üniversitelerin yaşlı bakımı ve evde bakım ön lisans programlarından mezun olanların ve sertifika almış olanların bakıcı havuzuna kaydı yapılmalıdır.
Hizmet talep eden yaşlılardan ekonomik durumu iyi olanlardan hizmet süresine ve niteliğine göre ücretlendirme yapılırken, muhtaç yaşlılara bu hizmet ücretsiz sunulmalıdır.